Zihin Gücü ile İnandığın Şeyi Gerçeğe Çevirebilir Misin?

Zihin gücü hakkında anneanne ve babaanneler hep ne der? “Bir şeyi 40 kere söylersen olur.” Siz hiç duydunuz mu cümleyi etrafınızdan? Muhakkak en az bir kez işitmişsinizdir. Esasında herkesin ilk kişisel gelişim uzmanı ailesindeki büyükleridir.

Hayatta insan zihniyle ilgili olmayan bir şey yoktur. Hiç beklemediğiniz bir anda, hiç beklemediğiniz bir şey sizi uyandırabilir. Çünkü bireyin hayatını değiştiren şey literal eğitim değildir. İnsan manevi eğitim ile değişir. Anlatması oldukça güç olan zihin gücü mevzusunu anladığınız zaman hayatınızda yeni bir döneme geçeceksiniz!

Gerçek ve Gerçeklik Arasındaki Fark

Gerçek ve gerçeklik kelimeleri birbirine ne kadar yakın değil mi? Sizce bu iki kavram aynı kapıya mı çıkıyor? Kendinizi fazla zorlamanıza gerek yok. İkisi farklı şeylerdir. İnce bir ayrım vardır aralarında.

Gerçek, etrafınızda algıladığınız ya da algılamadığınız şeylerin tamamı hakkında bir kavramdır. Binalar, araçlar, diğer insanlar, hayvanlar, taşlar, ağaçlar, dağlar, kısaca beş duyu organınızla hissettiğiniz her şey gerçektir.

Gerçeklik ise tüm bu şeyleri algılamanızdır. Yan, beyniniz tarafından yorumlayabildiğiniz kadarıdır. Sizce neden böyle bir ayrım var? Elbette ki sözlüğe iki kelime fazla yazmak için değil. Bir şey vardır fakat siz onu algıladığınız kadarıyla öğrenebilir ya da bilebilirsiniz. Gerçek, insanlardan bağımsız olmak üzere büyük bir kapsayıcılığa sahipken, gerçeklik için zihninizde o şeyi algılamanız gerekir.

Zihnin Hangi Katmanını Kullanıyoruz?

Zihnini yönetmeyi tam olarak bilmeyen herkes zihnin en üst ve en sığ katıyla hayatlarına devam eder. Bu katman aslında sıradan ve kolaydır. Bilgisayarların dahi çözebileceği problemleri çözmek konusunda insana destek olur. Burayı fazla abartıyor insanoğlu.

Zihnin iptidai yani en ilkel kısmını kullanıyorsunuz. Eğitimden tutun da felsefenize kadar her şeyi bu katmana yüklüyorsunuz aslında. Bu noktada belli bir anlayış düzeyi bulunur. Bunun üstüne çıkmak için ise biraz daha zihin yönetimine ihtiyacınız olacak.

Bir şeye İnanırsak Gerçekten Olur mu?

Hiç istediğiniz bir şeyi 40 kere söyleyip, sonra da olmasını beklediniz mi? Derler ya hani bir şeye çok inanırsan olur. Evet her iki yöntem de aslında işe yarar. Fakat bir şeye inanmak ya da o şeyi 40 kere tekrarlamak değildir önemli olan.

Şu anda en çok istediğiniz şey ne? Belki bir taksitle araba ya da ev almak? Aşık olduğunuz kişinin size aşık olması ya da kariyeriniz de yükselmek? Bunların gerçekleşmesi bilinç katmanı düzeyinde değildir. Yani bilinçli zihin denilen şey gerçekleşme konusunda yeterli değil.

İnandığınız şeyi Nasıl Gerçeğe Çevireceksiniz?

Zihninizin farklı katları mevcut. O katlara erişmek de pek kolay değil. Zorlu bir süreç fakat eğer çaba gösterir ve üzerine giderseniz hayatınıza isteklerinizi çekebilirsiniz. Bu erişimimiz olmayan kat aslında sanat ile de bağlantılı bir noktadır.

Örneğin sanat galerisinde gezerken muhteşem bir tablo gördünüz. Hemen aklınızda hayal edin o tabloyu. Belki yemyeşil bir yolda yürüyen çiftin resmi, belki mutlu bir aile tablosu ya da hayvanların huzur içinde otladığı bir resim… O resmi görür görmek hayranlık ile bakmaya başlıyorsunuz. O resim hakkında size soru sorulduğunda kelimelerin kifayetsiz kaldığını söylemeniz muhtemeldir.

Estetik haz yani sanat böyle bir şeydir. Yaratıcı faaliyetlerin tamamı zihnin diğer katmanlarından beslenirler. Kaldı ki yazarlara, ressamlara, şairlere ya da müzisyenlere yani ilham veren insanlara baktığınız zaman ilhamın bir anda çıkageldiğini söylerler. Bu noktadan hareketle daha iyi anlayacaksınız ki zihnin direkt erişiminizin olmadığı büyük bir deposu vardır.

Derin Katmanlara Ulaşmak Mümkün müdür?

İlkel bilinç denilen sığ bilinç katmanı günlük hayattaki işlerinizi görmeniz için yeterli. Bu katmanı, daha derin katmanlara ulaşmak üzere eğitebilirsiniz. Derin katmanlara erişim için sığ bilinci çalıştırırsanız eğer bir süre sonra tabir yerindeyse ana yazılımı değiştirebilir hale gelirsiniz.

Bu zaman alan bir süreçtir. Sığ katmanda sizin inançlarınız, duygularınız, düşünceleriniz, hayata ve diğer insanlara karşı bakışınız kısaca yorumlarınız bulunur. İlkel bilinç katmanına idman yaptırarak bu yorumlara şekil verebilir ve ileride derin katmanlara erişebilirsiniz.

Her şeyi Zihin Yapıyor

Şu anda bu yazıyı bilgisayardan, tabletten ya da telefondan okuyor olabilirsiniz. Bu yazıyı okuduğunuz yer diyelim ki telefon olsun. Telefondan tutun da okuduklarınızdan anladığınız şeylere kadar her şeyi beyniniz oluşturuyor. Bunun en elzem nedeni, siz dış dünyada ne olduğunu bilebilecek kadar üstün bir varlık değilsiniz.

İnsan kafatasının içinde etten bir beyin taşıyan, beş duyu organı vasıtasıyla sinyal alan bir varlıktır. Klasik işlemler yapıyor aslında. Gözden geleni görme, kulaktan geleni işitme, deri yoluyla geleni dokunma olarak algılayabiliyor. Esasında dış dünya zihnin içinde oluşturulan bir yapı.

Zihin ile ilgili Olmayan Hiçbir şey Yok!

Şimdi okuyacaklarınız size biraz garip gelebilir! Size zihninizin dokunmadığı, çarpıtmadığı ve yeniden yaratmadığı hiçbir şey yok deseler, ne düşünürsünüz? Şaşırtıcı fakat doğru.

Zihin çok kuvvetli bir yapıdır. Zihin gücü dendiğinde de aslında anlatılmak istenen tam olarak budur. Bu yüzden denir ki kendinize yarattığınız bu hayatı değiştirebilirsiniz. Gerçeği, gerçeklik ile anlamlandırdığınızı az önce öğrendiniz. Sırada ise bu gerçekliğinizi yönlendirmek ve geliştirmek var.

Şimdiden uyarmakta fayda var, etrafınızda bugüne kadar gördüğünüz, bildiğiniz, duyduğunuz ne varsa doğru değil! Çünkü dünya sizin zihninizden ibaret bir yer değil. Yalnızca bir şeyleri algılayıp yorumlayan bir insansınız, o kadar. Bunu fark ettiğinizde aslında değişime başlamaya da hazır hale geliyorsunuz. Peki, derin katmanları keşfetmeye hazır mısınız?

İnsanda Başka Bir şey Var!

Çocukken okulda pek çok şey öğreniyorsunuz. Bu bilgiler bir kulağınızdan girip, bir kulağınızdan çıktı mı? Yoksa derin zihin katmanlarınıza yerleşti mi? Yani edindiğiniz o çocukluk bilgilerinin tamamını hatırlıyor musunuz? Yoksa bir kısmı mı aklınızda?

Elbette her şeyi hatırlamak pek mümkün olmuyor. Peki, hatırladığınız şeylerin zihninizde nasıl yer ettiğini hiç düşündünüz mü? Beyninize gelen bir bilgi hayatın içine karıştığı zaman zihnin derin katmanlarına siner.

Bir birliği öğrenmek ile bir bilgiyi edinmek farklı şeylerdir. Bu nedenle öğrenme aşamasında insanlarla iletişim kurarak, o bilgi karşısında farklı duygular ve sezgiler hissederek onu derin katmana alabilirsiniz.

Bilinç herhangi bir şeyi hemen öğrenebilir, bunda bir problem yaşamaz. Lakin bu durumu içselleştirmek bazı durumlarda koca bir ömür harcamayı bile gerektirebilir. Bu nedenle öğrenilmek istenen konu hakkında durup düşünmek, belki haftalarca üzerinde zaman harcamak gerekir.

Hep Aynı Şeyleri mi Yaşıyorsunuz?

İnsanların tamamı daima bir şeylerden şikayet eder. Kimi sürekli aynı tip erkekleri hayatına çektiğini söyler, kimi hep kötü patrona denk geldiğini söyler, kimisi daima başarısız olduğundan şikayet eder, kimileri de ilgisiz ebeveynlerine benzeyen insanlar ile arkadaşlık ettiğinden dem vurur.

Sizin de başınıza hep aynı şeyler geliyor mu? Cevabınız büyük bir ihtimalle “evet” olacak. Başınıza her aynı şeyler geliyor çünkü bir kere yanlış bir şey yaşadığınızda ondan tamamen bir ders alana kadar o bahtsızlık peşinizi bırakmaz. Öğrendim sanırsınız lakin o deneyim daha siz içselleştirmeden zihninizin arka planında aynı mesajları vermeye devam eder.

İçselleştirme aşamasında zihin sürekli sizi aynı seçimleri yapmaya yönlendirir. Bu nedenle farklı aralıklarla aynı şeyi yaşarsınız. Devamlı tekrar eden bu problemler kabullenme eşiğine gelene kadar gölge olarak peşinizden koşar.

Kabullenme Aşamasına Nasıl Gelinir?

Ne yazık ki toplumumuzda kabullenmek yenilgi ile eş tutulan bir durumdur. Fakat kabullenmek demek akışa güvenmektir. Başına bir bahtsızlık geldiğinde “bakalım bundan sonra ne olacak” diyebildiğiniz vakit aslında kabullenmiş olursunuz ve bu kısır döngü kırılmaya başlar.

Bunu yapmanın çok zor olduğu ortada. Çünkü hayvani beynimiz buna pek izin vermez. Hayvani beynimiz kaç, don ya da savaş politikasıyla ilerler. Çünkü tek hedefi hayatta kalmanızdır. Geri kalan hiçbir şey bu katmanda önemli değildir. Ne sizin duygularınız ne istekleriniz bu noktada önem arz etmez.

Kadere lanet etmek, sürekli şikayet etmek, pes etmek, mücadeleyi bırakmak gibi durumlar hayvani zihin katmanınızla ilgilidir ve bu katmanı yönetmek oldukça güçtür. Güç olsa dahi yönetmeyi başardığınızda aslında büyük bir yol kat etmiş olursunuz.

Olan şeyi Kabul Etmek

Kabul etme evresine geldiğinizde aslında şu döngü oluşur; Bir problem var, problemin etrafında şu bileşenler, öte yandan ise siz varsınız, sizin duygularınız var, sizin problem hakkındaki yorumunuz var, hepsinden önemlisi de sizin tepkileriniz var.

Bir durum karşısında vereceğiniz tepkiyi seçme özgürlüğüne sahipsiniz. Başka hiçbir kimsenin vereceği tepkiyi seçemezsiniz. Ne çocuğunuzun ne eşinizin ne de anne babanızın tepkilerini dönüştüremezsiniz.  Bu noktada aslında “şu anda ne yapabilirim?” sorusu devreye girer. Tam da o anda kabul hareketine girmiş olursunuz.

Sihirli Değnek ile Zihin Yönetimi

Sihirli bir değnek olsa da zihin gücü yönetebilseniz güzel olmaz mıydı? Maalesef zihin gücü yönetmek mümkün değil. Zihin gücü yönetmek aslında çaba gerektirdiği kadar anlık da gelişen bir durumdur.

Bir hocanız ders anlatırken ona göre alelade bir cümle kurar ve sizin zihninizdeki taşlar yerine oturur. Bir kitabı okurken bir satır okursunuz ve dünyaya bakış açınız genişler. Anneniz, eşiniz, sevgiliniz, kardeşiniz, dostunuz, komşunuz ve hatta sizden yirmi yaş küçük bir çocuk dahi zihin gücü üzerinde aniden bir fark yaratabilir.

Bilinçli Dikkat Düzeyine Erişmek

Bilinçli zihin gücü bir bakıma zordur. Hatta kaba tabirle bilinçli zihin gücü insanın cehennemidir. Çünkü yukarıda bahsedilen sanat galerisi bilinçli zihin gücü ile birdenbire yok olur. Ya da çocuğunuzun kahkahası artık eskisi gibi içinizi ısıtmaz. Dinlediğiniz bir müzik tüylerinizin diken diken olmasını sağlayamaz.

Pembe bulutlar birden dağılır. Çünkü bilincin dikkat dünyasında algoritmik bilgisayar gibi işlemler yapılır. Zihinsel dönüşüm bunlarla var olur. Her şeyin artık farkına varırsınız. Özellikle de sürekli ağlayan duygusal bir insansanız ya da empati yeteneği çok gelişmiş bir boyutta bireyseniz zihin gücü serüveninin daha net farkında olacaksınız.

Sanat

Sanatçı alnında ışığı ile var olur, sözünü muhakkak duymuşsunuzdur. Sanat size yol gösterir. İnsan beyninin bu zihin gücü özelliklerini öğrenmeye başladığınızda ciddi anlamda sanatın bir bilgi üretme biçimi olduğunu daha net görebilirsiniz.

Sanat size bilincinizin farkında olmadığı şeyleri gözlerinizin önüne serer. Günümüzün kısır siyasetine kafa yorduğunuz kadar aslında sanat hakkında söylemlerde bulunsanız her şey daha kolay bir hale gelebilir.

Sanat, latife, estetik gibi konular dip katmandan duygusal katmanlara çıkmayı sağlar. Sezgisel, öz inançsal bölümlerin ortaya çıkmasına da destek olur. Ancak nasıl ki çilek reçeli yaptığımızda hemen yemek yerine birkaç hafta beklememiz gerekiyorsa bu noktada da biraz beklemek gerekiyor.

Beklemek kuru kuruya olacak bir şey değildir aslında. Reçelden ziyade evde zeytin kurduğunuzu düşünün. O zeytini gün aşırı döndürmeniz, bazen çalkalamanız gerekir ki muhteşem bir kıvam elde edebilesiniz. O nedenle zihin gücü dönüşümünüz de yavaş yavaş çaba göstererek, zaman içerisinde olması gerekir.

En son ne zaman bir şey için uzun süre çabaladınız? Bu süre ne kadar bir zamandı? Bugünden yarına bir şeyleri değiştirmek mümkün değildir. Değişim ufak adımlarla başlar. Kimi insan birkaç ay içinde sonuç alırken kimileri birkaç yıl boyunca beklemek durumunda kalabilir. Aslında her ikisi de zihin gücü değişimi için kabul edilebilir sürelerdir.

Beklemediğimiz şeyler Bizi Uyandırır

Rahat bir koltuğa oturduğunuzda uyku bastırır ve hatta kimi zaman farkında dahi olmadan uyuyakalırsınız. Rahatsız bir sandalyede oturduğunuz zamansa ne kadar uykunuz olursa olsun uykunun derinliğine dalamazsınız ve hatta çoğu zaman uykunuz kaçar.

Beklemediğiniz şeyler sizi uyandırır. Sistemi bozulmasına neden olan ya da sizi kaosa, belirsizliğe sürükleyen her şey sizi ayıltır! Bu az önce de okuduğunuz gibi hayvani beyninizle ilgilidir. Hayatta kalma iç güdüsü.

Sisteme Güvenmek Önemli midir?

Her şey sizin elinizde evet ama siz de sistemin elindesiniz. O yüzden sisteme güvenmeyi öğrenmek zorundasınız. Sizden kat be kat büyük bir sistemin içerisinde yer alıyorsunuz. Siz o sistemde ufacıksınız hatta zihniniz minik bir şey.

Bu nedenle zihin bu koskocaman sistemin yalnızca küçük bir kısmını anlayabiliyor ve anlamlandırabiliyor. Üstüne yetmezmiş gibi zihniniz o sistemin tümünü anladığını da iddia ediyor. Sistem derken dış güçler, dış mihraklar falan değil elbette. Allah’a inanıyorsanız Allah’ın yasları, evrene inanıyorsanız evrenin işleyişi vs. gibi sistemler aslında burada söz konusu.

Sisteme güvenmek bu nedenle çok önemlidir. Çünkü inancınız ne olursa olsun, kader planı sizin için daima vardır. Ne yaparsanız yapın ne kadar yürürseniz yürüyün, hatta isterseniz koşun yine de o kader duvarlarını aşamazsınız. O yüzden ki, güvenmek ve teslim olmak zihin gücü için önemlidir.